Yaşamak-Ölmek

Yaşamak ile ölmek arasındaki ince çizgiyi herkes bilir.

Bazı şeylerin sizi ölüme götüreceğini bilirsiniz. O yüzden ölmekten korktuğunuz için hemen başınıza gelebilecek bu tarz durumlardan kaçma isteğinde bulursunuz.

Bazılarımız da ölümü o kadar sahiplenmiş ve kabullenmiştir ki sanki onu arkadaşı gibi görüp her an başına gelebilecek bir şey gibi karşılayarak o durumu normalleştirmiştir.

Bugün 2 haber gördüm kanallarda…

Acı bir o kadar da kahredici!

Evet ölüm bizim için, evet ölüm yaşayan herkes için; evet ölümü de kabullenmeliyiz ama vurdumduymazca değil.

Bir işçi ölmüş ve kullandığı kamyondaki beton mikserinden çimentoyu başka bir kamyona aktarıyorlar. Hem de ölen kişinin cansız bedeni yanı başlarında yatarken!

Nedir bu insanların para hırsı. Nedir bu patronların daha zengin olma arzusu? Nedir anlamıyorum…

Diğer bir olay da akşam üstü artık çaresizlikten tek çareyi ölmek olarak gören kendisini üst geçide bağladığı iple aşağı atlayarak kendini asan insan.

Ey insanlar bir oturun düşünün. Bir canlı bakın insan demiyorum canlı bu duruma nasıl gelebilir önce bunu düşünün. Çünkü sadece insanlar yaşamına son vermiyor. Binlerce canlı gerçekten intihar ederek yaşamına son veriyor. Balinalar, yunuslar, köpekler, kediler, kuşlar… Artık gördükleri zulümden kurtulmak istiyorlar.

Omuzlarına yüklenen yüklerden kurtulmak istiyorlar. Hayatı anlamsız görüyorlar ve bu dünyada bu hayatta yaşayacakları bi amaç bulamıyorlar. En sonunda yaşamlarına son veriyorlar. Ben psikolog veya psikiyatrist değilim. Ama bunların sebebi genellikle bunlar oluyor.

Ve biz bunları görmezden geldikçe bu olaylar daha da çoğalıyor. Çünkü insanlar artık kimseyi umursamıyor. Hiç kimseyi önemsemiyor. Hiç bir canlıya sadece can taşıdığı için önem, değer vermiyor. Çünkü paraya ve güce tamah ediyor.

Susmak ve göz yummak insanlığa karşı işlenen en büyük suç. Sessiz kalmayın. Ölen biri için görmeden gelmeyin ses çıkarın. Neden öldüğüne, ölümüne sebep olanlara ve onları öldürenlere hesap sorun.

Sizin de hayatınız bir gün bu ince çizgide gidebilir. Belki benim de!

O zaman tercihiniz ne olacak?

3. sayfa haberleri mi olacaksınız yoksa ses çıkardığınız için hatırlanan taraf mı?

Unutmayın! Güç içinizde, güç sevgide, güç sevmekte; sevilmekte…

Saygılarımla…